Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde ‘Yeşil Altın’ olarak bilinen, binlerce çiftçinin geçim kaynağı olan, baklavadan kuruyemiş, tatlıdan daha birçok sektörün vazgeçilmezleri arasında yer alan Antep fıstığı hasadı başladı.
Çiftçiler, uzunca bir sürenin ardından fıstık hasadına başlamanın heyecanını yaşıyor. Antep fıstığında ‘Var yılı’, ‘Yok yılı’ denilen bir durum var. Geçen yıl Antep fıstığının var yılı iken bu sene yok yılı.
Bu sene su altı denilen boz fıstığın kilogramı 210 liradan başladı, 220 liraya kadar yükseldi. Ancak bu fiyatlar çiftçinin emeğinin karşılığı bile değil. Bırakın masraflarını alın terini bile karşılığı olamaz.
Ziraat odaları su altı denilen boz fıstığın kilogramının 250 liranın altında olmaması, olması halinde çiftçiyi kurtarmayacağını dile getiriyor. Bu noktada Toprak Mahsulleri Ofisi’nin devreye girip alım yapmasını veya taban fiyat açıklamasını bekliyor.
Toprak Mahsulleri Ofisi, böyle bir adım atar mı? Hiç sanmıyorum.
Tabii fıstıkta taban fiyat açıklanmayınca serbest piyasa olduğundan bir fiyat belirliyorlar, çiftçinin elinden ucuza alan tüccar daha sonra bunu aldığı fiyatın kat be katına satarak para kazanıyor. Bir yıl boyunca emek veren çiftçi, yağmur-çamur kar-kış demeden bakan çiftçi ama para kazanan tüccar.
Sanırsam bu işte bir terslik var. Para kazanması gereken çiftçi ilen tam tersi kaybeden çiftçi kazanan ise tüccar oluyor.
Zaten çiftçiler, zorlu şartlar altında üretim yapmaya çalışıyor, girdi maliyetleri yüksek olmasına karşın üretim yapıyorlar, ama para kazanıyorlar mı dersiniz? Yok.
Ordu’nun fındığına taban fiyat konulurken, dünyaya mal olmuş Antep fıstığına neden taban fiyat konulmaz. Antep fıstığı Ordu’nun fındığından daha mı değersiz.
Bölge milletvekillerinin fıstık konusunda bir çalışma yapması, gerekirse TMO ile görüşmeleri lazım. Çiftçiye sahip çıkmalılar.
Yoksa para kazanamayan fıstık üreticisi bu gidişle fıstık ağacını sökmeye başlayacak.