Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası Gaziantep Şubesi, Toplu İş Görüşmeleri kapsamında taleplerini dile getirdi.

Şube Sekreteri Turan Dinler, ‘’Bizler, sağlığın her aşamasında, en zor koşullarda dahi canla başla çalışan sağlık ve sosyal hizmet emekçileri olarak artık yeter diyoruz. Yıllardır biriken sorunlarımızın artık görmezden gelinmesine, emeğimizin değersizleştirilmesine, güvencesizliğin, şiddetin ve yoksulluğun olağan hale getirilmesine itiraz ediyoruz’’ şeklinde konuştu.

Toplu sözleşme aynı zamanda bir yaşam mücadelesi

Toplu sözleşmenin yalnızca bir hak mücadelesi değil, aynı zamanda bir yaşam mücadelesi olduğunu kaydeden Dinler, ‘’Ücretlerimiz yoksulluk sınırının altında. Ek ödemeler emekliliğe yansıtılmıyor, nöbet ücretleri insanca yaşamaya yetmiyor. Taban ve teşvik ödemeleri sağlık emekçileri arasında adaletsizlik yaratıyor. Tüm ödemeler maaşla birleştirilmeli, emekliliğe yansıtılmalı, nöbet ücretleri saat başı en az iki katına çıkarılmalıdır. Fiili hizmet süresi zammı tüm sağlık ve sosyal hizmet emekçilerini kapsamalı, geçmişe dönük olarak uygulanmalıdır’’ açıklamasını yaptı.

Parçalı istihdam biçimleri son bulmalı

4/B, 4/C, taşeron, vekil, sözleşmeli gibi parçalı istihdam biçimlerinin son bulması, tüm çalışanlar tek ve kadrolu bir istihdam yapısında birleştirilmesi gerektiğini vurgulayan Dinler, ‘’Kamu hizmeti kamu çalışanları eliyle yürütülmelidir. 24 saat kesintisiz çalışma, üst üste nöbetler, eksik personelle ağır iş yükü altında hizmet üretmeye çalışıyoruz. Haftalık çalışma süresi 35 saate indirilmeli, dinlenme ve mola alanları iyileştirilmeli, personel açığı kadrolu istihdamla giderilmelidir. 112 istasyonları ve acil servis çalışanlarının barınma, güvenlik ve sağlık koşulları derhal iyileştirilmelidir’’ ifadelerini kullandı.

Şiddet, baskı ve mobbing son bulmalı

Şiddet, baskı ve mobbingin son bulması gerektiğini ifade eden Dinler, sağlıkta şiddetin bir halk sağlığı sorunu haline geldiğinin altını çizdi. ‘’Şiddeti önlemek için sendikamızın hazırladığı yasa teklifi hayata geçirilmeli, sağlıkta şiddet topluma karşı işlenmiş suç sayılmalı, cezai ve idari yaptırımlar artırılmalıdır. Sendikal ayrımcılığa, baskıya, mobbinge karşı etkili düzenlemeler acilen yapılmalıdır’’ şeklinde konuştu.

Çalışanların emekleri görmezden gelinmemeli

Dinler, ‘’Kreşler, çocuk bakım merkezleri yaygınlaştırılmalı, kadın emekçiler için doğum öncesi ve sonrası izinler uzatılmalı, regl izni tanınmalıdır. Servis, ulaşım ve barınma olanakları kamu tarafından sağlanmalıdır. Aile birliği, can güvenliği ve sağlık nedeniyle tayin taleplerimiz dikkate alınmalıdır. İdari izin ilan edilen günlerde çalışmaya devam eden tüm sağlık ve sosyal hizmet emekçilerine, bu çalışmaları karşılığında fazla mesai ücreti ödenmelidir. Hizmetin devamlılığı adına görev yapan çalışanların emekleri görmezden gelinmemeli, bu günlerdeki hizmet karşılığı hak ettikleri ücretler eksiksiz ödenmelidir’’ değerlendirmesinde bulundu.

Bu mücadele bir ücret değil, bir yaşam mücadelesidir

Pandemi ve 6 Şubat depremlerinde canla başla çalıştıklarını ancak bu süreçlerde hakları olan ücretlerin ödenmediğini ve çalışma koşullarının dikkate alınmadığını sözlerine ekleyen Dinler, ‘’Olağanüstü dönemlerde görev alan sağlık emekçilerine ek hizmet puanı, derece ilerlemesi, artırımlı ücret ve sosyal destekler sağlanmalıdır. Bu mücadele bir ücret değil, bir yaşam mücadelesidir. Bizler sadece insanca yaşamak, emeğimizin karşılığını almak ve güvenli bir şekilde görev yapmak istiyoruz’’ talebinde bulundu.

Kaynak: Fatma KARABACAK