Gaziantep, üretim, sanayi, ihracat ve istihdam kenti olarak biliniyor. Şehirde yaşayanların yüzde 50’den fazlasını işçi kesimi oluşturuyor. Hayat pahalılığı en çok da bu kesimi derinden etkiliyor.
Geçen hafta hem pazarda hem pide fırınında gördüğüme inanamadım… Şimdi ne gördüğümü merak ediyorsunuz.
Çok fazla bekletmeden anlatayım…
Pazarlar, insanların hem sebze hem de meyve ucuz diyerek gittiği yerlerdir. Ve her zaman nakit para geçerlidir. Biz bunu böyle biliyoruz. Ancak geçen hafta alışverişe gittiğimde kredi kartı ile alışveriş yapıldığını gördüm. Hayretler içerisinde kaldım.
Gelelim pide fırınına. Pazarda ki durumun aynısının pide fırınında da olduğuna şahit oldum. Bugün bir pide 12,5 liradan satılıyor. Birkaç gün önce ise bu fiyat 10 liraydı. Vatandaşın pide ekmeğini bile kredi kartı ile aldığını gördüm.
Kendi kendime ne oluyor diye sorgulamaya başlamışken, fırıncıya, ‘Ne zamandan beri kredi kartı ile satış yapıyorsun, vatandaş nakit almıyor mu’ diye sorduğumda aldığım cevap beni şok içerisinde bıraktı. Ve vatandaşın ekonomik krizi ne kadar hissettiğini bir kez daha iyi anlamış oldum.
Fırıncı, uzun zamandan beri kredi kartı ile satış yaptıklarını dile getirirken, vatandaşın da ekmeği genellikle kredi kartı ile aldığını söyledi.
Yani bir pide ekmeğini bile kredi kartı ile alan vatandaşın ekonomik anlamda ne halde olduğunu düşündüğüm de içim cız etti.
Bu ülke dilim ile karpuz satılan dönemleri gördü. Yazık değil mi bu insanlara. Ekonomik krizin bedelini her zaman işçi, emekçi, gariban, memur mu ödeyecek? İnsanca yaşamak bu insanların da hakkı değil mi?
Yeri geldiğinde işçinin, emekçinin emeklinin, memurun yanındayız, onları enflasyona ezdirmeyeceğiz diyerek ahkam kesenler, mangalda kül bırakmayanlar nerede?
Bir gün, ‘İşçinin tek kurtuluşu çalışmak’ diye bir söz okumuştum…
Sahi işçinin tek kurtuluşu mu çalışmak mı?